Aşk Okunu Atan Eros’un Mitolojik Hikayesi

Aşk Okunu Atan Eros’un Mitolojik Hikayesi

Sırada Yunan mitolojisi içerisinde yer alan Pagan tanrılarından adı daima aşkla anılan Eros’un hikayesi var..

Yunan mitolojisinde aşk ve şehvet tanrısı olan Eros, güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit’in oğludur.

Tutkulu aşkın sembolü olan Eros, ilk görüşte aşkı, yıldırım aşkını ifade eder. Eros’un elinde ve yanı başında sıkça gördüğümüz flüt, lir, horoz, gül ve yunus gibi figürler onun sembolleridir.  

Eros elindeki ok ve yayla, bazen de meşale ile aşk ateşini sadece ölümsüzlerin değil ölümlülerin de kalbine saplar. Eros’tan gelen okla ilk gördüğüne aşık olmayacak bir ölümsüz ve ölümlü yoktur.

Annesi Aphrodite’ye büyük bir sevgiyle bağlı olan Eros, Yunan mitolojisinde kanatlı bir erkek çocuk olarak tasvir edilir.   

Ölümlü insanları birbirine aşık eden de  Tanrı Apollon’u güzeller güzeli Daphne’ye aşık eden odur. Peki hep aşık mı eder Eros? Hiç mi aşık olmaz? Eros Psyche aşkı tam da bunu anlatır.

Eros ile Psyche’nin hikâyesi de mitolojideki en sık anlatılan hikayelerden birisidir. Psyche’nin aklına bir kez düşen Eros bir daha da oradan çıkamaz.

Bazı antik eserlerde ise bu çapkın ve hınzır tanrı ölümlülerin arasındaki sevgi ve aşk bağının kurulmasını sağlayan tanrı olarak da aktarılmıştır. Eros, Yunan güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodite ve savaş tanrısı Ares’in oğludur. Erken dönemdeki tüm sanat yapıtlarında elinde ok ve yayı yahut lir ile betimlenmiştir. Bazı eserlerde çocuk bazılarında ise genç ve yakışıklı bir delikanlı olarak görürüz.

Eros’un sevgi, aşk ve atletizm gibi güçleri sembolize ettiği ve yönettiğini biliyoruz.

Genellikle tombul bir çocuk formunda gördüğümüz aşk tanrısı Eros Rönesans dönemindeki aşk tanrısı Cupid’i de tasvir etmektedir.

Bu adı Yunan mitolojisinde sık sık geçen, en çok ok ve yay ile akla gelen tanrı, günümüzde bile yıldırım aşklarının sorumlusu olarak anılmaktan geri kalmaz.

Tanrı Eros heykel örneğini evinizin özel bir köşesinde saklamak için Müzedenal.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.  

MÜZEDENAL BLOG

Aşk ve Savaşla Örülmüş Bir Efsane: Truva Efsanesi

Truva Efsanesi, mitoloji denildiğinde ilk akla gelen efsanelerden biridir. İçinde aşk olan, büyülü ve sürükleyici bir efsane üstelik... Adını sık sık duyduğunuz, filmlere konu olan Truva Efsanesini gelin yeniden hatırlayalım.

Antik Dönem’in en çarpıcı destanlarından olan İlyada Destanı’nda Truva Savaşı çok detaylı şekilde anlatılır. Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı, Yunanlar ile Truvalılar arasındaki savaşı anlatır. 1868 yılında Heinrich Schliemann tarafından gün ışığına çıkarılan Truva kentinin de böylece mit değil gerçek olduğu da kanıtlanmıştır. 10 yıl süren Truva Savaşı’nın sadece 51 gününün anlatıldığı İlyada, sürükleyici dili ile de dikkat çeker.

Müzedenal sitesinde  yer alan Hatice Gökçe Truva Koleksiyonu ile bu çarpıcı efsaneyi daima yanınızda taşıyabilirsiniz. 

En Güzele…

En çarpıcı sahnelerden biri bu cümlenin ekseninde döner: En Güzele… Tanrı Zeus, Nereus’un kızı deniz tanrıçası Thetis ile Peleus’un düğününe nifak tanrıçası Eris’i çağırmaz. Onun dışında kalan tüm tanrı ve tanrıçalar düğüne davet edilir. Nifak tanrıçası Eris, Zeus’a duyduğu kızgınlığın acısını bir elma ile çıkarmak ister ve üzerine “En Güzele” yazdığı altın elmayı ortaya atar.

Tanrıçalar Hera, Athena ve Aphrodite elmanın kendilerine atıldığını düşünür ve kavgaya tutuşur. Zeus bu anlaşmazlığın çözülmesi için hakem olarak Paris’i tayin eder. 3 tanrıça Paris’e kendini seçtirmek için vaatlerde bulunur. Hera sonsuz güç ve kudreti, Athena başarı ve zaferi, Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vadeder.

Tarihe Işık Tutan Troya Müzesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Müzeler tarihte yaşanmış ve dünyanın seyrini değiştirecek pek çok olayın, gelişimin, buluşun, keşif ve icadın; kısacası hayata ait tüm dönem ve dinamiklerin toplumların üzerinde ve yaşamlarında yarattığı etkilerin materyallerini muhafaza eden kurumlardır.

En önemli özellikleri ise geçmişle bağ kurulmasını kolaylaştırmak ve böylelikle bugünün daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamak olan bu kurumlar geçmişe bakarak geleceği planlama ve şimdiki zamanı daha iyi kavrama yolunda da en önemli kılavuzlardır.  

İşte bu müzelerden biri de Troya Antik Kenti’ne dair buluntuların sergilendiği Troya Müzesidir. Tarihsel süreçte çok köklü bir yeri olan Troya, bu müze ile kendi kadim tarihinin özetini de çıkarmaktadır. Bünyesinde restorasyon laboratuvarları, 2 bin metrekarelik depo alanı, hem geçici hem de daimi sergi alanları, kafe, restoran ve dükkanlar yer almaktadır.

Çanakkale’ye bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan Troya Müzesi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen Troya Antik Kenti girişinde yer alır. 2014’te yapımına başlanan müze 10 Ekim 2018‘de hizmete açılmıştır.

Müzeye gidildiğinde ilk göze çarpan detay duvarlardaki Troya katmanlarıdır. Troya Antik Kenti’ne ait yontular, mezar taşları, fotoğraf ve diğer materyaller yardımıyla Troya kenti hakkında bilgi edinmek mümkündür.  

1 2 3 .... 8 9 10
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.