Hitit Güneş Kursu Ne Anlatıyor?
Afişlerde, kitap ve dergi sayfalarında, tarihi biblo ve obje satılan mağazaların vitrinlerinde sıkça gördüğümüz Hitit Güneş Kursu, gizemli duruşu ve adeta hipnotize eden estetik haliyle büyüleyici bir figürdür.
Peki bu figürün anlamı ve hikayesi ne? Hangi uygarlığın eseri ve bize ne anlatıyor?
Hitit Uygarlığı ve sanatının sembolü olan Güneş Kursu, merkezinde güneş ve onun etrafındaki ögelerden oluşur. Bazı Güneş Kurslarında geyik figürleri, bazılarında da ağaç ve kuş figürleri yer alır.
Güneş Kurslarının ahşap asaların uçlarına takılarak dini törenlerde kullanıldığı düşünülmektedir. Çoğunlukla tunçtan yapılan Güneş Kursları en iyi örneklerine Çorum yakınlarındaki Alacahöyük’te rastlanmıştır.
Güneş Kursu için her ne kadar Hitit eseri dense de en eski uygarlıklardan biri olan Hattilere ait bir eserdir. Hatti kralları öldükleri zaman Güneş Kursu ile gömülürdü.
Güneş Kursu güneşi simgeleyen dairesel biçimin etrafına yerleştirilmiş öğelerden oluşur.
Güneş Kursunun, yıldızların konumlarını tespit etmeye yaradığı da söylenmektedir ama genel anlamda törensel bir anlamı ve işlevi olan Güneş Kursları günümüzde de pek çok kurum ve resmi kuruluş tarafından amblem olarak kullanılmaktadır.
Hatti kral mezarlarından çıkarılan Güneş Kursu örnekleri Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde görülebilir.
Türkiye’deki en ünlü Güneş Kursu anıtı Ankara Sıhhiye Meydanı merkezinde yer alır.
Güneş Kursunun ana çizgilerinin yani tam merkezdeki yuvarlağın dünyayı ya da güneşi simgelediği düşünülmektedir. Üstte yer alan figürlerin ise üreme, çoğalma, bereket gibi kavramları sembolize ettiği savlanır. Güneş Kursunda bulunan kuşların özgürlüğün ifadesi olduğu söylenmektedir.
Güneş Kursu genellikle tunçtan, gümüşten ve altından yapılmaktaydı.
Güneş Kursunda yer alan ana tema güneş metaforudur ve bu metafor sıcaklığı, yaşam enerjisini ve içtenliği çağrıştırır.
Pek çok tasarıma, ambleme, vakfa ve kuruma ilham olan Güneş Kursu, formu, hatları ve duruşu ile izleyene enerji veren bir gizem taşır.
Boynuza benzer figürlerin doğayı, kuşların özgürlüğü, ok ya da güneş şualarının ilerlemeyi sembolize ettiği de söylenmektedir.
Güneş Kursu görüldüğü üzere sadece Hatti sanatına değil günümüz kültürüne de bir ışık ve esin kaynağı olmaktadır. Bu kurs aynı zamanda özellikle Başkent Ankara’nın en özel ve kadim simgelerden birisidir.
Hitit Güneş Kursu örneğini Müzedenal sitesini ziyaret ederek görebilir ve yaşam alanlarınızın en özel köşeleri için satın alabilirsiniz.
Aşk ve Savaşla Örülmüş Bir Efsane: Truva Efsanesi
Truva Efsanesi, mitoloji denildiğinde ilk akla gelen efsanelerden biridir. İçinde aşk olan, büyülü ve sürükleyici bir efsane üstelik... Adını sık sık duyduğunuz, filmlere konu olan Truva Efsanesini gelin yeniden hatırlayalım.
Antik Dönem’in en çarpıcı destanlarından olan İlyada Destanı’nda Truva Savaşı çok detaylı şekilde anlatılır. Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı, Yunanlar ile Truvalılar arasındaki savaşı anlatır. 1868 yılında Heinrich Schliemann tarafından gün ışığına çıkarılan Truva kentinin de böylece mit değil gerçek olduğu da kanıtlanmıştır. 10 yıl süren Truva Savaşı’nın sadece 51 gününün anlatıldığı İlyada, sürükleyici dili ile de dikkat çeker.
Müzedenal sitesinde yer alan Hatice Gökçe Truva Koleksiyonu ile bu çarpıcı efsaneyi daima yanınızda taşıyabilirsiniz.
En Güzele…
En çarpıcı sahnelerden biri bu cümlenin ekseninde döner: En Güzele… Tanrı Zeus, Nereus’un kızı deniz tanrıçası Thetis ile Peleus’un düğününe nifak tanrıçası Eris’i çağırmaz. Onun dışında kalan tüm tanrı ve tanrıçalar düğüne davet edilir. Nifak tanrıçası Eris, Zeus’a duyduğu kızgınlığın acısını bir elma ile çıkarmak ister ve üzerine “En Güzele” yazdığı altın elmayı ortaya atar.
Tanrıçalar Hera, Athena ve Aphrodite elmanın kendilerine atıldığını düşünür ve kavgaya tutuşur. Zeus bu anlaşmazlığın çözülmesi için hakem olarak Paris’i tayin eder. 3 tanrıça Paris’e kendini seçtirmek için vaatlerde bulunur. Hera sonsuz güç ve kudreti, Athena başarı ve zaferi, Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vadeder.
Tarihe Işık Tutan Troya Müzesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Müzeler tarihte yaşanmış ve dünyanın seyrini değiştirecek pek çok olayın, gelişimin, buluşun, keşif ve icadın; kısacası hayata ait tüm dönem ve dinamiklerin toplumların üzerinde ve yaşamlarında yarattığı etkilerin materyallerini muhafaza eden kurumlardır.
En önemli özellikleri ise geçmişle bağ kurulmasını kolaylaştırmak ve böylelikle bugünün daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamak olan bu kurumlar geçmişe bakarak geleceği planlama ve şimdiki zamanı daha iyi kavrama yolunda da en önemli kılavuzlardır.
İşte bu müzelerden biri de Troya Antik Kenti’ne dair buluntuların sergilendiği Troya Müzesidir. Tarihsel süreçte çok köklü bir yeri olan Troya, bu müze ile kendi kadim tarihinin özetini de çıkarmaktadır. Bünyesinde restorasyon laboratuvarları, 2 bin metrekarelik depo alanı, hem geçici hem de daimi sergi alanları, kafe, restoran ve dükkanlar yer almaktadır.
Çanakkale’ye bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan Troya Müzesi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen Troya Antik Kenti girişinde yer alır. 2014’te yapımına başlanan müze 10 Ekim 2018‘de hizmete açılmıştır.
Müzeye gidildiğinde ilk göze çarpan detay duvarlardaki Troya katmanlarıdır. Troya Antik Kenti’ne ait yontular, mezar taşları, fotoğraf ve diğer materyaller yardımıyla Troya kenti hakkında bilgi edinmek mümkündür.