Meşhur Truva Atı Hikayesi Nedir?
Tarihin koridorlarında kadim zamanlarda yaşanmış pek çok savaş bulunmaktadır. Bu savaşların kimisi gerçekten yaşanmış savaşlar kimisi de hikayelerden ibarettir. Homeros’un İlyada’sında anlatılan bu hararetli Truva Savaş’ı Yunan mitolojisinin de en önemli kısmını oluşturmuş ve antik çağ seramikleri üzerinde de bezeme olarak kullanılmıştır.
Truva Savaşı’nda savaşın yönünü topyekün değiştirecek bir olay yaşanmıştır. Akhalıların Truvalıları alt edebilmek için başvurduğu bu yol, Truva Atı Taktiği olarak da adlandırılır. En az Truva Savaşı kadar ilgi çeken konulardan biri de Truva Atı efsanesidir. “Truva atı neden yapıldı?” sorusu cevabı en çok merak edilen soruların başında gelmektedir.
Truva Savaşı’nın en ilgi çeken kısımlarından biri olan bu at aynı zamanda savaşın simgesi haline de gelmiştir.
Görkemli görüntüsü ve yüklendiği anlam itibariyle son derece önemli bir tarihsel figür olan Truva atı hikayesi son derece ilgi uyandırmaktadır. Truva Atı, Yunan ordusunun Truva kent surlarını aşarak içeriye girebilmesi için Odysseus tarafından yaptırılmıştır. “Truva atı nedir?” sorusunun en basit yanıtı ise tahtadan devasa bir at maketidir.
Truva Savaşı doğu ile batı arasındaki ilk büyük savaş olarak kabul görür. Savaşın asıl nedeni her ne kadar önemli bir konuma sahip olan ve tarih boyunca güçlü devletlerin dikkatini üzerine çeken Çanakkale bölgesi gibi görünse de savaşın asıl kıvılcımı Paris’in güzel Helen’e duyduğu aşktır.
Truva Neresidir?
Truva hemen her dönemde gizemini korumuş, merak ve ilgi uyandırmıştır. 1870 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann, Çanakkale Boğazı'na oldukça yakın bir nokta olan Hisarlık’ta kazı çalışmasına başlamıştır. Yaklaşık 15 metre derine kadar kazı yapan amatör arkeolog gelişmiş bir medeniyete ait izlere rastladı ve bu medeniyete ait kalıntılar buldu. Bir yangın neticesinde yok olduğuna dair izler taşıyan bu yerleşimin efsanelerde yer alan Truva olduğu da kabul görmüştür.
“Truva atı nerede?” sorusu, cevabı en çok merak edilen sorulardan biridir. Çanakkale’de yer alan Truva atı, meşhur Truva filminden sonra daha da ilgi görmüştür.
Truva Atı Neden Yapıldı?
On yıl süren savaşta askerler bitkin ve usanmış halde iken pratik zekası ile duruma bir çözüm getiren Odysseus bu efsanevi çözümü bulmuştur. Plana göre Akhalılar pes edip savaştan çekilir gibi gözükecek ve arkalarında da tahtadan bir at bırakacaklardı. Amaç, içinde Odysseus, komutanlar ve askerlerin de bulunduğu atı Truva kent surlarından içeriye sokmaktır.
Akhalılar savaştan çekilir ama Sinon isimli bir askerlerini atın yanında bırakırlar. Bu duruma şaşıran Truvalılar atın yanına giderler. Sinon onlara tüm Yunanlardan nefret ettiğini, tahta atın Athena’ya adanmış bir sunak olarak inşa edildiğini, eğer onu surlardan içeri alırlarsa Tanrıça Athena’nın onları koruyacağını söyler.
Askerin bu sözlerine güvenen Truvalılar tahta atı içeri alırlar ve barışı kutlamak için bir eğlence düzenlerler. Eğlencenin etkisiyle rehavete kapılan Truvalılar, atın içine gizlenen Akhalı askerler tarafından kuşatılır. Bu sırada pusuda bekleyen Akhalı ordusu kente girerek Truva’yı ele geçirir.
Tüm bu olanlardan sonra Sparta Kralı Menelaos Helen’i alarak Yunanistan’a doğru yola çıkar.
İşte Truva Savaşı’nda böylesine etkili bir plan için kullanılan Truva atının bir Alman belgeseli için yapılan devasa boyutlardaki maketi Çanakkale girişinde tüm heybetiyle yükselmektedir.
Truva atı, içine merdivenlerle çıkılarak oturulabilecek formdadır. 2004 yılında çekilen Warner Bros yapımı Truva filminden sonra antik kente olan ziyaretçi sayısında büyük bir artış gözlenmiştir. Bu dev Truva atını Çanakkale kordonunda görebilirsiniz.
Truva atı, Çanakkale için arkeolojik olduğu kadar turizm anlamında da önemli bir değerdir.
Bu savaşa ait desenlerin yer aldığıHatice Gökçe Truva Koleksiyonu Müzedenal sitesinde incelenerek satın alınabilir.
Aşk ve Savaşla Örülmüş Bir Efsane: Truva Efsanesi
Truva Efsanesi, mitoloji denildiğinde ilk akla gelen efsanelerden biridir. İçinde aşk olan, büyülü ve sürükleyici bir efsane üstelik... Adını sık sık duyduğunuz, filmlere konu olan Truva Efsanesini gelin yeniden hatırlayalım.
Antik Dönem’in en çarpıcı destanlarından olan İlyada Destanı’nda Truva Savaşı çok detaylı şekilde anlatılır. Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı, Yunanlar ile Truvalılar arasındaki savaşı anlatır. 1868 yılında Heinrich Schliemann tarafından gün ışığına çıkarılan Truva kentinin de böylece mit değil gerçek olduğu da kanıtlanmıştır. 10 yıl süren Truva Savaşı’nın sadece 51 gününün anlatıldığı İlyada, sürükleyici dili ile de dikkat çeker.
Müzedenal sitesinde yer alan Hatice Gökçe Truva Koleksiyonu ile bu çarpıcı efsaneyi daima yanınızda taşıyabilirsiniz.
En Güzele…
En çarpıcı sahnelerden biri bu cümlenin ekseninde döner: En Güzele… Tanrı Zeus, Nereus’un kızı deniz tanrıçası Thetis ile Peleus’un düğününe nifak tanrıçası Eris’i çağırmaz. Onun dışında kalan tüm tanrı ve tanrıçalar düğüne davet edilir. Nifak tanrıçası Eris, Zeus’a duyduğu kızgınlığın acısını bir elma ile çıkarmak ister ve üzerine “En Güzele” yazdığı altın elmayı ortaya atar.
Tanrıçalar Hera, Athena ve Aphrodite elmanın kendilerine atıldığını düşünür ve kavgaya tutuşur. Zeus bu anlaşmazlığın çözülmesi için hakem olarak Paris’i tayin eder. 3 tanrıça Paris’e kendini seçtirmek için vaatlerde bulunur. Hera sonsuz güç ve kudreti, Athena başarı ve zaferi, Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vadeder.
Tarihe Işık Tutan Troya Müzesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Müzeler tarihte yaşanmış ve dünyanın seyrini değiştirecek pek çok olayın, gelişimin, buluşun, keşif ve icadın; kısacası hayata ait tüm dönem ve dinamiklerin toplumların üzerinde ve yaşamlarında yarattığı etkilerin materyallerini muhafaza eden kurumlardır.
En önemli özellikleri ise geçmişle bağ kurulmasını kolaylaştırmak ve böylelikle bugünün daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamak olan bu kurumlar geçmişe bakarak geleceği planlama ve şimdiki zamanı daha iyi kavrama yolunda da en önemli kılavuzlardır.
İşte bu müzelerden biri de Troya Antik Kenti’ne dair buluntuların sergilendiği Troya Müzesidir. Tarihsel süreçte çok köklü bir yeri olan Troya, bu müze ile kendi kadim tarihinin özetini de çıkarmaktadır. Bünyesinde restorasyon laboratuvarları, 2 bin metrekarelik depo alanı, hem geçici hem de daimi sergi alanları, kafe, restoran ve dükkanlar yer almaktadır.
Çanakkale’ye bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan Troya Müzesi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen Troya Antik Kenti girişinde yer alır. 2014’te yapımına başlanan müze 10 Ekim 2018‘de hizmete açılmıştır.
Müzeye gidildiğinde ilk göze çarpan detay duvarlardaki Troya katmanlarıdır. Troya Antik Kenti’ne ait yontular, mezar taşları, fotoğraf ve diğer materyaller yardımıyla Troya kenti hakkında bilgi edinmek mümkündür.