Baktığını Taşa Çeviren Yılan Saçlı Kadın Medusa
Saçları yılanlardan oluşan, bakışları dokunduğu her şeyi taşa çeviren, Yunan mitolojisinde yer alan en ürkütücü figürlerinden birisidir o. Adı Medusa.
Medusa Gorgon kardeşlerden tek ölümlü olandır. Diğer iki kız kardeşi ölümsüzdür.
Ölümlü olduğu için de Perseus tarafından öldürülmüştür. Medusa, doğrudan baktığı herkesi taşa çevirme yeteneğine sahip olduğu için Perseus Medusa’yı öldürebilmek için bir ayna vasıtasıyla onun yüzüne bakabilmiştir.
Kimi kaynaklara göre Perseus, Medusa’nın canını Hermes’in verdiği orakla almıştır. Bazı kaynaklar ise Medusa’nın canının Athena’nın verdiği ayna yahut kalkanla alındığını söyler.
Yılan saçlı Medusa’nın kafası kesilince denize iki damla kan sıçrar. Bu damlalardan birinden Chrisaor, diğerinden Pegasus doğar. Deniz tanrısı Poseidon ikisinin de babasıdır.
Bir başka efsaneye göre Medusa’nın kafasını kesen Perseus, onu, baktığı her şeyi taşa çeviren özelliğinden ötürü kendi silahı olarak kullanmıştır.
Bir gün annesinin zor durumda olduğunu gören Perseus, annesinden gözlerini kapatmasını ister ve Medusa’nın kafasını havaya kaldırarak gözlerine bakanı taşa dönüştürmesini sağlar.
Perseus, Medusa’nın kesik başını Athena’ya verir. Athena’nın kalkanındaki kesik baş Medusa’nın başıdır.
Bir başka rivayete göre de Medusa çok güzel bir kızdır. Ancak Medusa çok güzel olduğu için Medusa’nın saçlarındaki yılanlar Athena’nın laneti ile oluşmuştur.
Poseidon, altın sarısı saçları ile görenleri hayran bırakacak kadar güzel bir kız olan Medusa’dan çok etkilenir. Bunu kıskanan Athena Medusa’nın sarı saçlarını yılanlara dönüştürür ve ona bakanı taşa çevirmesi için Medusa’yı lanetler.
Medusa’nın gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan laneti antik çağda inşa edilen çoğu yapıda Medusa başının koruyucu figür olarak kullanılmasına neden olmuştur.
Bu Medusa mozaik ve kabartmalarından günümüze kadar ulaşan pek çok örnek vardır.
Türkiye’de Didim Apollon Tapınağı’nda ve İstanbul Yerebatan Sarnıcı’nda Medusa kabartmalarını görmek mümkündür.
Mitolojide Medusa işte böylesine ürkütücü ve bir o kadar da ilgi uyandıran ve merak cezbeden bir figür. Medusa rölyef örneğini Müzedenal.com sitesinde inceleyerek satın alabilirsiniz.
Aşk ve Savaşla Örülmüş Bir Efsane: Truva Efsanesi
Truva Efsanesi, mitoloji denildiğinde ilk akla gelen efsanelerden biridir. İçinde aşk olan, büyülü ve sürükleyici bir efsane üstelik... Adını sık sık duyduğunuz, filmlere konu olan Truva Efsanesini gelin yeniden hatırlayalım.
Antik Dönem’in en çarpıcı destanlarından olan İlyada Destanı’nda Truva Savaşı çok detaylı şekilde anlatılır. Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı, Yunanlar ile Truvalılar arasındaki savaşı anlatır. 1868 yılında Heinrich Schliemann tarafından gün ışığına çıkarılan Truva kentinin de böylece mit değil gerçek olduğu da kanıtlanmıştır. 10 yıl süren Truva Savaşı’nın sadece 51 gününün anlatıldığı İlyada, sürükleyici dili ile de dikkat çeker.
Müzedenal sitesinde yer alan Hatice Gökçe Truva Koleksiyonu ile bu çarpıcı efsaneyi daima yanınızda taşıyabilirsiniz.
En Güzele…
En çarpıcı sahnelerden biri bu cümlenin ekseninde döner: En Güzele… Tanrı Zeus, Nereus’un kızı deniz tanrıçası Thetis ile Peleus’un düğününe nifak tanrıçası Eris’i çağırmaz. Onun dışında kalan tüm tanrı ve tanrıçalar düğüne davet edilir. Nifak tanrıçası Eris, Zeus’a duyduğu kızgınlığın acısını bir elma ile çıkarmak ister ve üzerine “En Güzele” yazdığı altın elmayı ortaya atar.
Tanrıçalar Hera, Athena ve Aphrodite elmanın kendilerine atıldığını düşünür ve kavgaya tutuşur. Zeus bu anlaşmazlığın çözülmesi için hakem olarak Paris’i tayin eder. 3 tanrıça Paris’e kendini seçtirmek için vaatlerde bulunur. Hera sonsuz güç ve kudreti, Athena başarı ve zaferi, Aphrodite ise dünyanın en güzel kadınının aşkını vadeder.
Tarihe Işık Tutan Troya Müzesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Müzeler tarihte yaşanmış ve dünyanın seyrini değiştirecek pek çok olayın, gelişimin, buluşun, keşif ve icadın; kısacası hayata ait tüm dönem ve dinamiklerin toplumların üzerinde ve yaşamlarında yarattığı etkilerin materyallerini muhafaza eden kurumlardır.
En önemli özellikleri ise geçmişle bağ kurulmasını kolaylaştırmak ve böylelikle bugünün daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamak olan bu kurumlar geçmişe bakarak geleceği planlama ve şimdiki zamanı daha iyi kavrama yolunda da en önemli kılavuzlardır.
İşte bu müzelerden biri de Troya Antik Kenti’ne dair buluntuların sergilendiği Troya Müzesidir. Tarihsel süreçte çok köklü bir yeri olan Troya, bu müze ile kendi kadim tarihinin özetini de çıkarmaktadır. Bünyesinde restorasyon laboratuvarları, 2 bin metrekarelik depo alanı, hem geçici hem de daimi sergi alanları, kafe, restoran ve dükkanlar yer almaktadır.
Çanakkale’ye bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan Troya Müzesi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen Troya Antik Kenti girişinde yer alır. 2014’te yapımına başlanan müze 10 Ekim 2018‘de hizmete açılmıştır.
Müzeye gidildiğinde ilk göze çarpan detay duvarlardaki Troya katmanlarıdır. Troya Antik Kenti’ne ait yontular, mezar taşları, fotoğraf ve diğer materyaller yardımıyla Troya kenti hakkında bilgi edinmek mümkündür.