Tarihe Işık Tutan Troya Müzesi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Müzeler tarihte yaşanmış ve dünyanın seyrini değiştirecek pek çok olayın, gelişimin, buluşun, keşif ve icadın; kısacası hayata ait tüm dönem ve dinamiklerin toplumların üzerinde ve yaşamlarında yarattığı etkilerin materyallerini muhafaza eden kurumlardır.
En önemli özellikleri ise geçmişle bağ kurulmasını kolaylaştırmak ve böylelikle bugünün daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlamak olan bu kurumlar geçmişe bakarak geleceği planlama ve şimdiki zamanı daha iyi kavrama yolunda da en önemli kılavuzlardır.
İşte bu müzelerden biri de Troya Antik Kenti’ne dair buluntuların sergilendiği Troya Müzesidir. Tarihsel süreçte çok köklü bir yeri olan Troya, bu müze ile kendi kadim tarihinin özetini de çıkarmaktadır. Bünyesinde restorasyon laboratuvarları, 2 bin metrekarelik depo alanı, hem geçici hem de daimi sergi alanları, kafe, restoran ve dükkanlar yer almaktadır.
Çanakkale’ye bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan Troya Müzesi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilen Troya Antik Kenti girişinde yer alır. 2014’te yapımına başlanan müze 10 Ekim 2018‘de hizmete açılmıştır.
Müzeye gidildiğinde ilk göze çarpan detay duvarlardaki Troya katmanlarıdır. Troya Antik Kenti’ne ait yontular, mezar taşları, fotoğraf ve diğer materyaller yardımıyla Troya kenti hakkında bilgi edinmek mümkündür.
11200 metrekarelik kapalı alan ve 3000 metrekarelik sergi salonuna sahip olan müzede yaklaşık 2000 eser sergilenmektedir. Gerek ören yerinde bulunan gerekse Çanakkale’deki Arkeoloji Müzesinde yer alan bu eserler, uzman arkeologlar tarafından tasnif edilerek Troya Müzesine getirilmiştir.
Hatice Gökçe Troya Koleksiyonu ile yaşam alanlarınızda bu köklü efsanenin izlerini barındırabilirsiniz. Müzedenal sitesini ziyaret ederek Troya efsanesi ile ilgili son derece zevkli ve ince eserlerin örneklerine ulaşabilirsiniz.
Troya Müzesinde Hangi Eserler Var?
Müzede Troya kentinde gün yüzüne çıkarılan eserler sergilenmektedir. Blegen kazılarında çıkarılan ve İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenen Troya eserleri ile Amerika Birleşik Devletleri’nden getirilen ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde yer alan Troya altınları da burada sergilenmektedir.
Troya Müzesinde yer alan eserler lahit, mermer, sunak, yazıt, yontu, Paleolitik Dönem’den kalan balta, pişmiş topraktan yapılan seramikler, kesici aletler, çeşitli silahlar, altın objeler, kemik objeler, sikkeler, cam işçiliği bilezikler, koku şişeleri ve unguentarium (gözyaşı şişesi) gibi parçalardan oluşmaktadır.
Troya Müzesi bahçesinde ise taş eserler, lahitler, sütun başlıkları, stel ve buna benzer eserler de sergilenmektedir.
Müzeye bir rampa ile giriş yapılmaktadır ve eserleri de buradan itibaren görmek mümkündür. Rampa duvarlarındaki nişlerde de heykeller ve mezar taşları ile Troya katmanları anlatılmaktadır.
Müzenin giriş kısmında ise gelen ziyaretçilere kılavuzluk etmesi için arkeolojik terimler çeşitli şemalar, çizimler, içerikler yoluyla aktarılmaktadır.
Arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, neolitik, kalkolitik, tunç ve demir çağları, höyük, restorasyon gibi terimler yalın bir dille anlatılmaktadır.
Müzede bulunan eserler son teknoloji ile donatılmış müzede en anlaşılır şekilde ziyarete açılmıştır. Ayıca diorama ile 3 boyutlu şekilde modellenen hikayeler de müzeye apayrı bir derinlik katmaktadır. Yanı sıra görsel tasarımlar, dokunmatik ekranlar ve çeşitli animasyonlar da ziyaretçilerin müzeyi daha bilinçli şekilde gezmesini kolaylaştırmaktadır.
Çanakkale Arkeoloji Müzesinde yer alan tüm eserler Troya Müzesine taşınınca Çanakkale Arkeoloji Müzesi süresiz olarak kapanmıştır.
Troya Müzesi Açılış ve Kapanış Saatleri
Troya Müzesi Haftanın Her Günü Açık Olmak Üzere Ziyaret Saatleri:
Yaz Sezonunda (1 Nisan ile 1 Ekim arasında) 08:30-20:00 *Gişe Kapanışı 19:30
Kış Sezonunda (1 Ekim'den 1 Nisan'a kadar) 08:30-17:30 *Gişe Kapanışı 17:00'dir
Hitit Kralı Şuppiluliuma’nın Gizemini Keşfedin!
İri gözleriyle şaşkın ve meraklı bir ifadeyle bakan, bir elinde mızrak bir elinde başak tutan Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’nın heykeli 2013 yılında Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Tell Tayinat höyüğünde yapılan kazılarda gün ışığına çıkarıldığında gizemi de peşi sıra geldi.
Toprağın altındaki bu 3 bin yıllık gizem, 1.5 metrelik boyu, 1.5 ton ağırlığındaki gövdesi ve o dönemi yansıtan özellikleriyle şimdiki zamana uyandığında tarih severleri de büyük bir heyecana sevk etti.
Sırtında künyesi yazılı olan heykel, kendi döneminin en güçlü kralı olan Şuppiluliuma’nın fiziksel özellikleri ile ilgili de ipuçları veriyordu.
Toprak ve Bereket Tanrıçası Kybele’nin İlginç Hikayesi
Anadolu uygarlıklarının kült figürlerinden birisi olan “ana tanrıça” doğurganlık ve bereketi simgeleyen karakteristiği ile binlerce yıl sonra bile zihinlerde var olmaya devam ediyor.
Anadolu’da Kubaba olarak anılan bu tanrıça Frigya’da Kybele adını alıyor ve temelde aynı noktayı işaret ediyor; yaşamın içine dişil enerjisini yayan, güçlü ve dirayetli kadın formu.
Frigya’da ana tanrıça olan Kibele’ye dağ doruklarında tapılırdı. Magna mater yani tanrıların anası olarak dillendirilen Tanrıça Kybele doğa ile bütünleşmiş bir ana tanrıçadır. Bu ana tanrıça kültü Anadolu coğrafyasında İ.Ö 6500 yıllarına kadar gitmektedir.